18 Mayıs 2008 Pazar

Ulusal Sinema Platformu, Eğitim Programı Devam Ediyor

24 Mayıs Cumartesi
Sabah

Reklâm Verenin Gözüyle Sinema Reklâmlarının Verimliliği

1. Medya Planlama ve Satın alma sektöründe sinema mecrasının yeri (Sinemanın Reklâm pastasından aldığı pay ve konumlandırması, ayrıca genel bir medya sunumu)
2. TV ve Sinema reklâm pazarının karşılaştırması (Destek mecra, ana mecra kavramları kuvvetli ve zayıf yönleri)
3. Reklâm verenin mecra tercihindeki alışkanlıkları (Nelere dikkat ederler, niye tercih ederler, öncelikler nelerdir.)
4. Örnek sinema kampanyası, (Belki Reklâm veren tarafından bir konuk)
5. Televizyon’da en çok tercih edilen format veya yapımlar. Bu listede Türk ve yabancı filmlerin sıralamadaki yeri
6. Gelişen Pazar ve reklâm verenlerin sinemaya artan ilgisi.



Müslüm GÜLER
Pazarlama Genel Müdür Yrd.


NOT : Reklamveren bir konuğumuz olacak…

Saat : 10.00 - 10:30
Kahve İkramı

Saat : 10.30 - 12:00
“Reklam Verenin Gözüyle Sinema Reklamlarının Verimliliği” Müslüm Güler

Saat : 12:00 - 12:15
Kahve İkramı

Saat : 12:15 - 13:15
“Reklam Verenin Gözüyle Sinema Reklamlarının Verimliliği” Müslüm Güler

Saat: 13:15 - 14.15
Öğle Arası

24 Mayıs Cumartesi (Öğle sonu)

Türkiye’de Sinema Seyircisi Profili

1. Sinema İzleyici Profili
2. Sinemada İzlenen Filmler
3. Sinemaya Gitme Sıklığı
4. Yayın Abonelikleri ve Mecra Takibi
5. Film / Sinema Bilgilerine Ulaşım
6. Lüks Tüketim Ürünleri Sahiplik Oranları



Koray Kemal Özduygu
İş Geliştirme ve Pazarlama Müdürü
Business Development and Marketing Manager




Saat: 14.15 – 14:30
Kahve İkramı

Saat: 14.00 - 16:00
“Türkiye’de Sinema Seyircisi Profili(Sayısal ve Niceliksel)”Koray Özduygu

Saat: 16.00 - 16.15
Kahve İkramı

Saat: 16.15 - 17.45
“Türkiye’de Sinema Seyircisi Profili(Sayısal ve Niceliksel)” Koray Özduygu

“Son Balo: Vals ve Zeybek”in Galası Yapıldı


Biray Dalkıran’ın yönettiği kısa film Son Balo: Vals ve Zeybek’in Bursa galası yapıldı. Filmin çekildiği tarihi Belediye binasında yapılan kokteyl sonrasında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, Biray Dalkıran, Bursa milletvekili Mehmet Ocaktan ve Sümer Ezgü’nün de katıldığı gala gösterimi Tayyare Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Dünyayla Aynı Gün "Sex and the City"


Sarah Jessica Parker, Kim Cattrall, Kristin Davis, Cynthia Nixon'un rol aldığı efsanevi dizi “Sex and the City”nin sekiz yıl süren çalışmaların ardından çekilen filmi 30 Mayıs 2008’de dünya sinemalarıyla aynı gün Türkiye'de de vizyona giriyor.

Yönetmenliğini Michael Patrick King’in üstlendiği, senaryosunu yine Michael Patrick King ve Candace Bushnell’in yazdığı “Sex and the City: The Movie” filmi ekonomik bağımsızlığını elde etmiş Otuzlu yaşlardaki dört kadının hikayesini anlatıyor.1998-2004 yılları arasında sekiz "Altın Küre"nin de içinde bulunduğu 50'ye yakın ödül kazanan “Sex and the City” dizisinin beyazperde uyarlamasında bu sefer yine birbirleriyle cinsel arzularını, fantezilerini, inanç ve düşüncelerini tartışan ve paylaşan 40'lı yaşlarındaki dört kadının öyküsü anlatılır. Dizinin baş kahramanı Carrie Bradshaw'ı canlandıran Sarah Jessica Parker'ın anne olunca diziyi bırakmasının ardından sona eren 94 bölümlük "Sex and the City" efsanesinin filmi, tek bir California sahnesi dışında New York'ta çekildi. 2000 yılından bu yana beyazperdeye aktarılması planlanan ve geçen yıl bütün oyuncularla anlaşma imzalanmasının ardından çekimlerine başlanan “Sex and the City: The Movie”nin çekimleri, 65 milyon dolar bütçeyle tamamlandı.

Türkiye’ye Fida Film’in getirdiği “Sex and the City: The Movie” filmi 30 Mayıs 2008’de Kuzey Amerika, Fransa ve İtalya sinemalarıyla aynı gün Türkiye'de de vizyona giriyor

Yönetmen: Michael Patrick King
Oyuncular: Sarah Jessica Parker, Kim Cattrall, Kristin Davis, Cynthia Nixon, Chris Noth, Jennifer Hudson, David Eigenberg, Evan Handler, Jason Lewis
Senaryo: Michael Patrick King, Candace Bushnell
Yapımcılar: Michael Patrick King, Candace Bushnell, Sarah Jessica Parker
Görüntü Yönetmeni: John Thomas
Kurgu: Michael Berenbaum
Bütçe: 65 milyon $
Gösterim Tarihi: 30 Mayıs 2008

New Line Cinema - Fida Film

BİLGİ İÇİN : id İletişim & Danışmanlık
0212 278 13 16 www.idiletisim.com.tr
Feride Fışkın feride@idiletisim.com.tr
Elif Soykan elif@idiletisim.com.tr
Gözde Yılmaz gozde@idiletisim.com.tr

YETİMHANE Gösterim Tarihi: 30 Mayıs 2008


GUILLERMO DEL TORO sunar
bir J.A. BAYONA filmi
BELÉN RUEDA
FERNANDO CAYO ROGER PRÍNCEP MABEL RIVERA MONTSERRAT CARULLA ANDRÉS GERTRÚDIX EDGAR VIVAR ve GERALDINE CHAPLIN’in işbirliğiyle
bir RODAR Y RODAR ve TELECINCO CINEMA yapımı WARNER BROS PICTURES ESPAÑA işbirliği ile
senaryo SERGIO G. SÁNCHEZ müzik FERNANDO VELÁZQUEZ görüntü yönetmeni OSCAR FAURA yapım yönetimi SANDRA HERMIDA kurgu ELENA RUIZ
ses XAVI MAS ses tasarımı ORIOL TARRAGÓ
ses miksajı MARC ORTS
özel efekt makyajı DDT-DAVID MARTİ MONTSE RIBÉ
dijital efektler JORDI SAN AGUSTİN LLUİS CASTELLS
sanat yönetmeni JOSEPP ROSELL
kostüm MARİA REYES makyaj LOLA LÓPEZ
saç tasarım ITZIAR ARRIETA
ortak yapımcı BELÉN ATIENZA ELENA MANRIQUE
yürütücü yapımcı GUILLERMO DEL TORO
yapımcı MAR TARGARONA JOAQUİN PADRÓ ÁLVARO AUGUSTIN
yönetmen J. A. BAYONA

SİNOPSİS

The Orphanage (Yetimhane), hayatın kırılganlığı, kaybedilmişlerin ıstırabı ve bir annenin sonsuz sevgisi üzerine…

Laura (Belen Rueda), çocukluğuna dair en mutlu günlerini deniz kenarındaki bir yetimhanede geçirmiştir. Yetimhanenin çalışanları ve Laura’nın birlikte büyüdüğü arkadaşları ona her zaman ilgi ve sevgi göstermişlerdir.

Şimdi, 30 yıl sonra, Laura, kocası Carlos (Fernando Cayo) ve 7 yaşındaki oğlu Simon’la (Roger Princep) çok güzel yıllar geçirdiği yetimhaneye geri dönmüştür. Hayali, uzun süredir kapalı olan yetimhaneyi restore ettikten sonra engelli ve hasta çocuklar için bir yaşam alanı haline getirmektir. Burası çocukların deniz kenarında ve temiz havada rahatça oynayabileceği bir yer olacaktır.

Yeni ev ve bu evdeki gizemli atmosfer Simon’ın hayalgücünü fazlasıyla canlandırır. Küçük çocuk kafasında hayali hikayeler canlandırmaya ve çok da masumane olmayan oyunlar oynamaya başlar. Simon’ın görünmez arkadaşları gün geçtikçe artar ve Simon onlarla vakit geçirmekten çok hoşlanmaktadır. Simon’ın rahatsız edici davranışları Laura’yı da etkiler. Çocuğun bu ilginç dünyasına gün geçtikçe daha fazla giren Laura, çocukluğuna dair, uzun süredir unutulmuş olan, tedirgin edici hatırlarla yüzleşmeye başlar.

Açılış yaklaştıkça aile içindeki gerilim daha da artar. Carlos, bu konuda şüpheci davranmaktadır. Ona göre tüm bu olanlar Simon’ın umutsuzca dikkat çekmek için uydurduğu şeylerdir. Ama Laura uzun süredir gizlenen, ürkütücü ve ortaya çıkmayı bekleyen bazı olayların bu eski evde gizlendiğine yavaş yavaş ikna olmaya başlamıştır. Laura’nın ailesini bu durumdan kurtarabilmesi için yetimhaneden ayrıldıktan sonra o evde neler yaşandığını öğrenmesi gerekmektedir.

YAPIM HAKKINDA

• İlk kez 2000 yılında yazılan senaryo, yönetmen Bayona’nın 2004 senesinde projeyi kabul etmesiyle değişikliklere uğradı. Bayona ve senarist Sanchez senaryo üzerinde bir yıl çalıştılar.
• Çekimler mayıs 2006’da İspanya’ya bağlı özerk bölge Asturias’da bulunan Llanes şehrinde başladı. Llanes doğal güzellikleri nedeniyle seçildi.
• Partarriu Mansion eski yetimhane olarak kullanıldı. 19. yüzyıl sonlarında inşa edilen koloniye ait bu bina yapısı itibariyle oldukça gizemli.
• Yönetmenin bir çok karmaşık kamera hareketlerinden oluşan planı nedeniyle evin içi yeni baştan inşa edildi.
• Çekimlerden önce binlerce storyboard, eskiz ve kavramsal taslak çizildi.
• Sete gitmeden önce kameraların pozisyonlarının belirlenebilmesi için bütün set 3 boyutlu bir grafikte tekrar oluşturuludu.
• Llanes’deki 4 haftalık çekimden sonra çekimlerin geri kalanı 10 hafta boyunca Barcelona’da devam etti.
• Filmin %80’i yaklaşık 1000 m2 lik alana kurulu bir fabrikada oluşturulan setlerde çekildi.
• Film Goya ve Barcelona Film Ödülleri de aralarında olan birçok film festivalinde farklı dallarda 29 ödül kazandı.
YÖNETMENDEN NOTLAR

• Korku filmleri yönetmen için büyük bir okul. Zamanı ve mekanı istediğiniz gibi değiştirme, kamera hareketlerini istediğiniz etkiyi yakalayabilmek için özgürce kullanma hakkına sahipsiniz.
• The Orphanage geçmişe bir yolculuk, içinde bulunduğu zamanla yüzleşemeyen bu nedenle geçmişe sıkışıp kalmış ve kurtuluşu hayal gücünde arayan bir insanın psikolojik portresi.
• Günümüz korku filmlerinden farklı olmasını istedim. Aslında The Orphanage, benim çocukluğumdaki filmlere bir dönüş.
• Korku filmi gitmeye korktuğumuz yerlere bizi götürmeli, bizi rahatsız eden şeyleri göstermeli.
• Hollywood yapımlarında özel efektler, müzik ve sesler izleyiciyi etkilemek için fazla abartılıyor. Bunun nedeni senaryoların güçlü olmaması. The Sixth Sense, The Blair Witch Project, The Others gibi filmler abartıya kaçmadan ticari başarı sağlanabileceğinin kanıtları.

YÖNETMEN HAKKINDA

• 1975 yılında Barcelona’da doğdu.
• Cinema and Audiovisual School of Catalunya’dan mezun oldu.
• Juan Antonio Bayona bol ödüllü 30’dan fazla kısa film, video klip ve reklam filmi yönetti.
• Kısa filmlerinden My Holidays(1999) ve The Sponge Man(2002) İspanyol sinemasının en iyileri arasında gösteriliyor.

OYUNCULAR HAKKINDA

Belen Rueda

• Oyuncu 1965 Madrid doğumlu.
• Mimar olan Rueda aynı zamanda eski bir model.
• 2007 Barcelona film ödüllerinde The Orphanage’daki performansıyla en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Bunun yanı sıra Goya ödüllerinin de arasında olduğu birçok film festivalinde farklı dallarda 8 ödül kazandı.
• The Orphanage’daki rolü için hem fiziksel hem de duygusal olarak çok efor sarf etti. Çekimler sırasında 8 kilo verdi.
• 2004 yılında Alejandro Amenabar’ın The Sea Inside adlı filminde başrol oyuncusu olarak yer aldı.

Fernando Cayo

• School of Dramatic Art and The Valladolid Conservatory mezunu.
• Oyunculuk derslerine İtalya’da devam eden oyuncu Comedia dell’Arte gibi teknikleri geliştirmek için çalıştı.
• Oyunculuğun yanında yönetmenlik ve müzisyenlik yapıyor.
• Şu an National Classic Theater Company ile çalışan Cayo tek kişilik gösterisi Salvaje ile İspanya turu yapıyor.
Geraldine Chaplin

• Charlie Chaplin’in kızı olan oyuncu 1944 yılında California’da doğdu.
• Paris’te dansçılık yaparken David Lean tarafından keşfedildi ve Doctor Zhivago’da (1965) rol aldı.
• Aralarında Robert Altman, Carlos Saura, Franco Zefirelli, Richard Attenborough gibi önemli yapımcıların olduğu isimlerle çalıştı.

The Orphanage (El Orfanato) Trailer

Astoria Cinebonus Sinemaları ‘O…Çocukları’ filminin galası ile açılıyor...


Demet Akbağ, Özgü Namal, Sarp Apak, Altan Erkekli, İpek Tuzcuoğlu, Sezin Akbaşoğulları, Mahir İpek, Gökhan Atalay, Selen Uçer ve Deniz Özerman’ın başrollerini paylaştığı ‘O... Çocukları’ filminin yapımcılığını Selay Tozkoparan üstlendi.

Sinema işletmeciliğinde sektörün büyük oyuncusu Mars Entertainment Grup tarafından en son teknoloji kullanılarak dizayn edilen Cinebonus Astoria, kapılarını ‘O... Çocukları’ filminin galasıyla açtı. Farklı senaryosu ve güçlü oyuncu kadrosuyla unutulmayacak filmler arasına girmeye aday ‘O... Çocukları’, ilk kez Cinebonus Astoria’da görücüye çıktı. Farklı ve özel dizayna sahip 880 kişi oturma kapasiteli ve özel localı toplam 10 sinema salonundan oluşan Cinebonus Astoria’da filmi izlemek, ayrı bir keyif olacak.

1981’in askeri rejim yönetimi altındaki Türkiye’sinde geçen filmde, hayat kadınlarının çocuklarına bakıcılık yapan emanetçi annenin evinin ekseninde devam eden inanılmaz olayları anlatıyor. Hayata dair tüm gerçeklerin ve duyguların iç içe örüldüğü bu evde yaşanan dram ve trajikomik olaylar seyirciyi çok etkileyecek.

Sırrı Süreyya Önder’in senaryosunu yazıp Murat Saraçoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı filmin müzikleri Kıraç tarafından bestelendi. Çekimler boyunca tüm çalışmalar titizlikle yürütüldü.

‘O… Çocukları’ Filmi Hakkında;

Yapımcı: Selay Tozkoparan
Yönetmen: Murat Saraçoğlu
Senaryo: Sırrı Süreyya Önder
Müzik: Kıraç
Oyuncular: Demet Akbağ, Özgü Namal, Sarp Apak, Altan Erkekli, İpek Tuzcuoğlu, Sezin Akbaşoğulları, Mahir İpek, Gökhan Atalay, Selen Uçer, Deniz Özerman
Süre: 120 dakika
Vizyon Tarihi: 16 Mayıs 2008

Filmin Konusu
Yıl 1981... Türkiye, askeri rejimin yönetimi altındadır. Hayat kadınlarının çocuklarına bakıcılık yapan ‘Emanetçi Anne’nin evinin ekseninde inanılmaz olaylar gelişecektir. Hayata dair tüm gerçeklerin ve duyguların iç içe örüldüğü bu evde yaşanacak dram ve trajikomik olaylar hafızalardan silinmeyecektir.
Unutulmayacak bir senaryo ve muhteşem bir oyuncu kadrosu…
Beğenerek izlediğiniz oyuncuları sürpriz karakterlerle izleyeceksiniz…
Yılın beklenen senaryosu üzerinde yaklaşık bir yıldır çalışılmıştır ve çekimler gizlilikle yürütülmüştür. Bir dönem filmi ve tüm dönemlerde olan duyguların filmi…
Çocuk psikolojisi, eğitim, töre, annelik duygusu ve kadın erkek ilişkileri, toplumsal değer yargıları ve baskı ortamının sorgulandığı tartışmalara yol açacak bir film…


Yönetmenin Görüşü
12 Eylül 1980 tarihi o günlerde henüz doğmamış olanlarda bile tedirgin edici bir tarihtir. Büyük bir toplumsal karmaşanın ardından gelen askeri darbe, birçok insanın yaşamında tedavi edilemez travmalar bırakmıştır. Genç insanlar anneleri, babaları, komşular, arkadaşlar, umutlar, umutsuzluklar hep bu büyük girdabın içinde kaybolup gitti.
“O… Çocukları” projesi bu büyük girdabın içinde hayata tutunmaya çalışan küçük kara balıkların hikâyesini anlatmaya çalışıyor. Polis tarafından arandığı için yurtdışına çıkmak zorunda kalan “aslında suçsuz bir anne, geride bıraktığı küçük kızı ve insanların “Orospu” diyerek hayatın kıyısına ittiği bir grup kadın ve bu insanların birbirlerini anlamaya, giderek sevmeye ve umut etmeye varan trajik bir hikâyedir.”
“O… Çocukları” acı bir film. Bugünden hikâyenin geçtiği 1981 yılına baktığımızda sert bir film ama aslında acının ve sertliğin değil sevmenin, sahiplenmenin, umut etmenin filmi. Bugün artık pek de farkında olmadığımız sahici sevginin denizinde dolaşan bir film. Sırf bu neden bile bu hikâyeyi önemli kılıyor.

Senarist Görüşü
Sadece 80 dönemini değil… Faşizmin dini, imanı, kitabı yoktur. Ama cinsiyeti vardır. Faşizm erkektir. Bütün jargonu, erkek jargonudur. Bütün yöntemi, kaba erkek yöntemleridir. Bir toplumu erkekleştiremezsen, o kitleyi faşizmin uzantısı yapamazsın. Kadın merhamettir, kadın vicdandır, kadın anadır, kadın topraktır. Dolayısıyla faşizmin ilk mağdurları kadınlardır. Bu olgunun fıtratı budur ve ilk mağduriyetini de kadınlar yaşar. O… Çocukları, bir kadın hikâyesidir. Hemen bunlarla birlikte anılması gereken diğer kesim çocuklardır. Kim Allah’tan korkmaz? Çocuk, derler. Çocuk dolayısıyla faşizmden de korkmaz. O… Çocukları’nda kadınların ve çocukların üzerindeki tahribatı anlatmaya çalıştım. Yani faşizmin erkek yüzünü…


Astoria Cinebonus Sineması hakkında;
Astoria’da bulunan Cinebonus sinema salonları İstanbul’da, hatta dünyada yeni bir konsepte imza atıyor. Tamamı localı son teknoloji sistemler ile donatılmış 10 salonlu sinemada misafirler, duvarları cam olarak tasarlanan salonların içerisinden alışveriş merkezini ve İstanbul manzarasını görebiliyor, film esnasında özel bir sistem ile bu özel camlar kapanıyor ve film aralarında tekrar açılıyor.

Özel konsept ve dekorasyon uygulanan, geniş bir fuaye alanına sahip, yüksek standartların uygulandığı, ileri teknoloji sistemi ile donatılan salonların dekorasyonu ünlü mimar Mahmut Anlar tarafından gerçekleştirildi.

İzmirli işadamından 2.kez Atatürk rolü


Antonio Banderas, Brad Pitt, Kevin Costner, Daniel Craig gibi birçok Hollywood yıldızının adı Atatürk rolü için konuşulurken sinemacılar Atatürk rolü için aradıkları kişiyi İzmir’de buldu. Geçen yıl İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabından uyarlanan belgeselde ‘Mustafa Kemal Atatürk’ karakterini canlandıran İzmirli işadamı Yavuz Hekim, bu kez ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk rolünde oynadı. Hekim, Mustafa Altıoklar’ın yapımcılığını yaptığı dizinin 19 Mayıs nedeniyle özel olarak çekilen ve 16 Mayıs Cuma günü yayınlanacak bölümünde rol aldı.

Atatürk rolü için yıllardır Hollywood’tan, Yeşilçam’a kadar birçok aktörün ismi geçerken, İzmirli işadamı benzerliği sayesinde Atatürk rollerinin aranan ismi haline geldi. İlk olarak İpek Çalışlar’ın ‘Latife Hanım’ kitabından uyarlanan belgeselde Atatürk’ü canlandıran Hekim, son olarak ‘Emret Komutanım’ dizisinde Atatürk’ü canlandırması için teklif aldı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle özel olarak çekilen bölümde oynadığını belirten Hekim, “Mustafa Kemal Atatürk’ü oynamaktan onur ve şeref duydum. Ulu önderimize benzemek övünç kaynağım. İlk belgesel teklifi de gazetede çıkan haberlerimden resmimi gören yapımcı Rıdvan Akar tarafından gelmişti. İlk rolümü beğendiğini ileten izleyiciler bir hayli fazla idi. Bu filmlerde beklentim olmaksızın rol aldım” dedi.

Bundan sonra Atatürk rollerinde oynamaya devam edeceğini ve gelecek tekliflere olumlu baktığını belirten prefabrik yapılar üreten Egekons ve Motoryat ile hücumbot üretmek üzere kurulan Hekim Gemi İnşa A. Ş.’nin sahibi Hekim, son oynadığı dizideki Atatürk rolünün 5 sahneden oluştuğunu söyledi. Hekim, Atatürk rolünü oynarken en çok Padişah Vahdettin’e söylediği, “Memleketimin ve Vatanımın selameti için Bu buhranlı günlerde Harbiye Nazırlığı’nı bizzat üstlenmek isterim” repliğinden çok etkinlendiğini söyledi.

Mustafa Altıoklar’ın yapımcılığını ve genel yayın yönetmenliğini üstlendiği ve yönetmenliğini Sarp Levendoğlu’nun yaptığı dizinin çekimleri Bosphorus Otel, Beylerbeyi Sarayı ve İstanbul Boğazı’nda Bandırma Vapuru’nda çekildi. Faruk Saraç’ın imzasını taşıyan Atatürk kostümünü giyen Hekim, Kanal 1’de yayınlanan dizinin Mustafa Kemal ile ilgili sahnelerinin son derece titiz bir çalışma ile çekildiğini anlattı.

Prefabrike yapılar üreten Egekons ve Motoryat, hücumbot üretmek üzere faaliyete geçen Hekim Gemi İnşa A. Ş.’nin kurucusu olan Hekim, bomba etkisizleştirme kutusu ve yüzer eğlence merkezi ‘Egecem Beach Club’ gibi ilginç projeleri ile de dikkat çekmişti.

Hülya Avşar Stüdyosu’nun konuğu Nurseli İdiz


Hülya Avşar’ın TürkMax ekranındaki “Hülya Avşar Stüdyosu” adlı programı beğeniyle izlenmeye devam ediyor... Hülya Avşar’ın 16 Mayıs Cuma günkü konuğu Türkiye’nin en güçlü kadın oyuncularından Nurseli İdiz.

Hülya Avşar, "Hülya Avşar Stüdyosu"nda gündemi takip ediyor. Hafta içi her akşam saat 19.30’da ekrana gelen programda Hülya Avşar fark yaratmış kişilerle bir saat boyunca herşeyin konuşulup tartışılabildiği çok keyifli bir sohbet gerçekleştiriyor.
Gündemdeki tüm gelişmeleri bünyesinde barındıran Hülya Avşar Stüdyosu, bu gelişmelere bakış açısı, değerlendirmeleri ve olayları işleyişiyle ekranlarda fark yaratıyor. En önemli siyasiler, hayatımızı yönlendiren politikacılar, en sert tartışmaların kahramanları, işinin en iyisi olan isimler, bilim insanları, en çok konuştuğumuz ünlüler, yazdıklarıyla fikir hayatımızı etkileyen gazeteciler, yazarlar, müzisyenlerimiz, tiyatrocularımız kısacası, siyasetten sinemaya, kaliteli magazinden iş dünyasına, spordan müziğe kadar Türkiye’nin panoramasını oluşturan en önemli isimler, Hülya Avşar’ın konuğu oluyor.

Hülya Avşar sordu, Nurseli İdiz yanıtladı.

Hülya Avşar, 16 Mayıs Cuma günü programına konuk olacak Türkiye’nin en güçlü kadın oyuncularından Nurseli İdiz’e, “Yeni dönem Türk sinemasında neler yaşanıyor?”, “Dizi sektörü çıkmaza mı girdi?”, “Türkiye’de tiyatro yeterli ilgiyi görüyor mu?” sorularını yöneltecek. Ayrıca Hülya Avşar, Nurseli İdiz’e özel hayatıyla ilgili çarpıcı sorular soracak ve ünlü oyuncu da bu soruları dobra dobra yanıtlayacak.

Bu keyifli sohbeti sakın kaçırmayın!..

LANETLİ RUHLAR (APARTMENT 1303) Gösterim Tarihi: 20 Haziran 2008


Konu:

Apt. 1303

Bazen muhteşem manzaralı; fiyatı uygun ve güzel bir ev bulmak, şanstan çok lanet getirebilir. 1303 no’lu daireye taşınma gafletine düşenler; kanlı ve karanlık bir tarihe sahip olan evin geçmişiyle yüzleşecek ve aynı felaketi kendileri de yaşamaktan kurtulamayacaklardır. Bu evin trajik hikayesini çözmeden bu lanetten kurtulmak ise asla mümkün olmayacaktır.

Oyuncular: Noriko Nakagoshi, Eriko Hatsune, Yuka Itaya, Naoko Otani
Yönetmen: Ataru Otkawa

Senden Başka (Ma vie n'est pas une comédie romantique)

Gösterim Tarihi: 27 Haziran 2008
Dağıtım: Bir Film
İthalat: Filma Ltd.
Yönetmen: Marc Gibaja
Senaryo: Marc Gibaja, Laurent Sarfati
Oyuncular: Marie Gillain, Gilles Lellouche, Laurent Ournac, Stéphanie Sokolinski, Philippe Lefebvre
Görüntü Yönetmeni: Toyomichi Kurita
Kurgu: Sabine Emiliani
Müzik: Vincent Courtois
Kostüm: Mathilde Fontaine
Yapım: 2007, Fransa
Tür: Romantik Komedi
Süre: 92 dakika
Yapım: Nicolas Blanc
Resmi İnternet Sitesi: http://www.studiocanal-distribution.com/xml/flash.html?cfilm=51921
Fragman: http://www.studiocanal-distribution.com/xml/flash.html?cfilm=51921

Konu:

Thomas ve Florence bir super markette karşılaşırlar, fakat Thomas daha ilkokuldayken öptüğü ilk kız olan Florence’ı tanımaz. Geçen yılların ardından Thomas, kız arkadaşı tarafından terkedilen, kalbi kırık bir video oyunu yazarı olmuştur. Florence ise dağılan evliliği sonunda 2 çocuğuyla ne yapacağını bilemez haldedir. İkisinin de düşütüğü bu anlar aralarındaki nostaljik romantizmi yeniden doğurur. Fakat Thomas’ın hayatın filmlerdeki gibi bir romantik komedi olmadığını anlaması uzun sürmeyecektir. Florence da böylece aşkı başka yerlerde aramaya başlar ve hiç de başarılı olduğu söylenemez. Thomas bu aşk arayışından elini eteğini çeker ve New York’a taşınır. Florence’ın henüz keşfetmediği bu yer yepyeni bir sayfa olacaktır.

FIPRESCI Ödülü, Hana Makhmalbaf’ın ‘Utanç’ adlı filmine gitti


8-15 Mayıs tarihleri arasında Ankara’da düzenlenen 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde kazanan film belli oldu. Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü İranlı yönetmen Hana Makhmalbaf’ın filmi ‘Utanç’a verildi.

Dünyada FIPRESCI Ödülü’nü veren tek kadın filmleri festivali olan Uçan Süpürge’de bu senenin ödülü İran’a gitti.

15 Mayıs Perşembe günü festivalin Kızılırmak Sineması’nda yapılan kapanış töreninde açıklanan Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Ödülü İranlı yönetmen Hana Makhmalbaf’ın 18 yaşında çektiği ‘Utanç’ (Buda as sharm foru rikht) adlı filmine verildi.

Almanya’dan Angelika Kettelhack, Fransa’dan France Hatron ve Türkiye’den Burcu Aykar Şirin’den oluşan FIPRESCI Jürisi ödülü ‘Utanç’a verme gerekçesinde şunları söyledi:

“Bu film, yaşam ile ölüm arasındaki çizginin çok ince olduğu bir coğrafyada büyüyen çocukların hayata, insanlara bakışlarının baştan nasıl çarpıtıldığını zekice ve cesurca belgeliyor. Bazı çocuklar kendilerini büyüklerden öğrendikleri savaş oyununa kaptırsa da, bazıları bu oyunun anlamsızlığının farkında. Küçük bir kız, hayata dair ölümden başka hikâyeler de öğrenmek adına verdiği savaşta çok güçlü, cesur ve sabırlı olabiliyor. Gerçeği yakalama peşindeki belgeselvari tarzıyla film, Afganistan’da yaşanan “gerçeklik”in aslında ne kadar absürt ve utanç verici olduğunun altını çiziyor. Küçük Baktay’ın mücadelesi herkese, özellikle kadınlara ilham verebilecek nitelikte."

‘Utanç’, Hana Makhmalbaf’ın ilk uzun filmi. İranlı Hana’nın 18 yaşında çektiği ve Berlin’den Selanik’e pek çok festivalden ödüller toplamış bu filmi Afganistan’da bir köyde geçiyor ve altı yaşındaki Baktay’ın öyküsünü anlatıyor.

7 yaşında ilk filmini çekti

Marziyeh Meshkini (Şaşkın Köpekler) ile Mohsen Makhmalbaf’ın (Kandahar) kızı, Samira Makhmalbaf (Kara Tahta) ile Maysam Makhmabaf (Samira Kara Tahta’yı Nasıl Çekti) kızkardeşi olan Hana, 7 yaşında babasının yönettiği ‘A Moment of Innocence’ filminde oynadı. 8 yaşında ‘The Day My Aunt Was Ill’ adlı ilk kısa filmini çekti ve bu film kendisi sadece 9 yaşındayken Locarno Film Festivali’nde gösterildi. 14 yaşındayken Afganistan’da çektiği, ilk belgeseli ‘Joy of Madness’ 2003 yılında Venedik Film Festivali’nde üç ödül kazandı.

Uzun zamandır beklenen filmin ekibi Gala' da...


Sunuculuğunu Selen Sevigen ile usta sinema yazarı Mehmet Açar’ın üstlendiği Gala programı bu hafta da değerli konuklarıyla Türk sinemasını konuşmaya devam ediyor.

Bu hafta Gala; bugün gösterime girecek olan “O...Çocukları” filmini konuk ediyor. Yönetmen Murat Saraçoğlu, oyuncular Özgü Namal ve Sarp Apak, filmin yapımcısı Selay Tozkoparan’ın katıldığı programda film ile ilgili bütün detaylar konuşulacak.

Yapımcı Selay Tozkoparan bir kadın yapımcı olarak film yapmanın tecrübesinden bahsederken, yönetmen Murat Saraçoğlu “O...Çocukları”nın hazırlık ve çekim aşamlarından bahsedecek. Oyuncular Özgü Namal ve Sarp Apak ise canlandırdıkları karakterleri, sette yaşananları ve bir kadın hikayesi olan bu filmin önemini Gala izleyicileriyle paylaşacaklar.


Sadece Türk sinemasının konuşulduğu Gala programı 16 Mayıs Cuma akşamı saat 22:25’de TürkMax’ta.

FESTİVAL SONA ERİYOR! ŞİMDİLİK!


11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 15 Mayıs akşamı saat 19.00’da Kızılırmak Sineması’nda yapılacak kapanış töreniyle sona eriyor. Oyuncu Seda Akman’ın sunacağı törende, Kısa Film Öyküsü Yarışması’nın birincisi ile FIPRESCI Ödülü’nü kazanan film açıklanacak. Ödül alan film törenin ardından ücretsiz gösterilecek.

Vakıfbank’ın sponsorluğunda, Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun katkılarıyla düzenlenen 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde 27 ülkeden 88 kadın yönetmenin 89 filmi yedi gün boyunca sinemaseverlerle buluştu.

Festivalin kapanış töreni, 15 Mayıs Perşembe akşamı saat 19.00’da Kızılırmak Sineması’nda yapılacak. Sinema filmleri ve televizyon dizilerinin başarılı oyuncusu Seda Akman’ın sunacağı törende iki ödül, sahiplerini bulacak.

Festival kapsamında her yıl düzenlenen Kısa Film Öyküsü Yarışması’nın birincisi kapanış töreninde açıklanacak.

Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) Jürisi ise festivalin “Her Biri Ayrı Renk” başlıklı bölümünde izlediği 12 filmden birine ödül verecek. Tüm dünyada tüm kadın filmleri festivalleri içinde yalnızca Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri’nde verilen ve çok prestijli kabul edilen bu ödül, kapanış töreninde sahibi bulacak. Ödülü alacak olan film, törenin ardından ücretsiz gösterilecek.

Kapanış törenine tüm sinemaseverler davetli.

Serra Yılmaz’la “Temel İçgüdü”


Tiyatro ve sinemanın önemli
ismi Serra Yılmaz, sizleri kısa zamanda alternatif lezzetlerin denendiği, aşkın ve sanatın konuşulduğu mutfağına
davet ediyor...
Her hafta bir ünlüyü ağırlayan Serra Yılmaz’ın bu haftaki
konuğu ünlü sinema yazarı ve eleştirmeni Atilla Dorsay

18 Mayıs Pazar 11.40


Beyazperde ve sahnelerde izlemekten keyif aldığımız başarılı isim Serra Yılmaz, şimdi de aşçılığını konuşturuyor! Usta oyuncu, her pazar TürkMax ekranlarına gelen ve birbirinden nadide yemeklerin lezzet saçtığı “Temel İçgüdü” adlı programında ünlü konukları ağırlamayı da ihmal etmiyor. Fakat programa gelen konukların 'farklı' bir görevleri oluyor. Programdan önce alışveriş yapan konuklar, yanlarında içi dolu bir sepetle geliyorlar ve yemek hazırlanırken sepetlerindeki malzemelerle Serra Yılmaz'a yardımcı olmaya çalışıyorlar. Serra Yılmaz, bu hafta programına konuk olacak sinema yazarı Atilla Dorsay’a, “Balık Yumurtalı Makarna” ve “Karides” yapacak.

Tadına doyulmaz sohbetlerin de gerçekleştirildiği program boyunca Serra Yılmaz, “Temel İçgüdü” adından da anlaşılacağı üzere aşk ve tutkuya dair duygularını ve tecrübelerini sizlerle paylaşıyor. Hayatın lezzetini kendi tarzıyla yansıtan ve samimi tavırlarıyla gönülleri fetheden Yılmaz'ın mutfağına uğramayı unutmayın!

Keyifli seyirler!...

Bizans” Belgeseli, 21.Mayıs' ta Pangea Day kapsamında yapılacak


Pangea Day kapsamında Doğu Roma’nın, Bizans İmparatorluğu’nun hikâyesinin anlatıldığı Bizans adlı belgesel Pangea Vakfı, Pera Müzesi ve Cervantes Enstitüsü’nün katkılarıyla 21 Mayıs Çarşamba günü 19:30′da gösteriliyor.
Dördüncü yüzyılın başında Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasının ardından Doğu Roma, Hristiyanlığı kabûl eder ve başkentini İstanbul’a taşır. Bizans, Helenistik mirasın üzerinde gelişip refah düzeyini artırmakla kalmaz, Mısır ve Pers medeniyetlerinin geleneklerini de bünyesine alarak birçok kültüre kaynaklık edecek bir dünya yaratır.

16 Mayıs 2008 Cuma

İkinci Nefes (Second Breath) Gösterim Tarihi: 13 Haziran 2008


Gösterim Tarihi: 13 Haziran 2008
Dağıtım: Bir Film
İthalat: Filma Ltd.
Yönetmen: Alain Corneau
Senaryo: José Giovanni, Alain Corneau
Oyuncular: Daniel Auteuil, Monica Bellucci, Michel Blanc, Jacques Dutronc, Eric Cantona
Görüntü Yönetmeni Yves Angelo
Kurgu: Marie-Josèphe Yoyotte
Müzik: Bruno Coulais
Kostüm: Louise Rapp
Yapım: 2007, Fransa
Tür: Dram/Cinayet
Süre: 155 dakika
Yapım: Laurent Pétin, Michèle Pétin
Web Sitesi: http://www.arpselection.com/
Fragman: http://mftm.blogspot.com/2008/04/le-deuxieme-souffle-2007.html

Konu:

Dünyanın Bütün Sabahları’nın saygın yönetmeni, Jean-Pierre Melville’in 1966’da aynı isimle filme çektiği romanı yeniden uyarlayarak, “bugünün gözleriyle, bugünün en iyi oyuncuları, görüntüleri ve kendi kuşkularımız ve ümitlerimizle” kara film türüne dönüş yapıyor. 1958’de geçen hikâye, hapishaneden yeni kaçmış meşhur gangster Gu’yu takip ediyor. Bütün Fransız polis teşkilâtı adamın peşinde. Sevdiği kadın Manouche’la beraber ülkeyi terk etmeden önce para bulmak için son bir iş yapması gerekiyor. Başarılı da oluyor, fakat polislerin çevirdikleri dolap sonucunda kendi suç ortakları onu bir hain gibi görüyorlar. Gu, bundan sonra şerefini temizlemek için ne gerekiyorsa yapacak.

SINIR(DA) “FRONTIER(S)” 13 HAZİRAN 2008’DE SİNEMALARDA...


EUROPACORP VE CARTEL PRODUCTIONS SUNAR KARINA TESTA, SAMUEL LE BIHAN, ESTELLE LEFEBURE, AURELIEN WIIK « FRONTIER(S) » DAVID SARACINO, CHEMS DAHMANI, MAUD FORGET, AMELIE DAURE, ROSINE FAVEY, ADEL BENCHERIF, JOEL LE FRANCOIS VE PATRICK LIGARDES İLE JEAN-PIERRE JORRIS’IN KATILIMIYLA SANAT YÖNETMENİ OLIVIER AFONSO GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ LAURENT BARES YARDIMCI YÖNETMEN YANN CUINET KURGU CARLO RIZZO ORİJİNAL MÜZİK JEAN-PIERRE TAIEB SES JACQUES SANS JEAN-NOEL YVEN FLORENT LAVALLEE YAPIM TASARIMI JEREMY STRELISKI VFX AMİRİ RODOLPHE GUGLIELMI VFX BR FILMS PRODUCTION YAPIM YÖNETMENİ ARYANAZ ARYANA POST-PRODÜKSİYON YÖNETMENİ SANDRINE LESENECHAL UYGULAYICI YAPIMCI HUBERT BRAULT BİR CARTEL PRODUCTIONS EUROPACORP CHEMIN VERT PRODUCTIONS PACIFIC FILMS BR FILMS ORTAK YAPIMI CANAL PLUS VE CINECINEMA’NIN KATKILARIYLA VE PROCIREP’IN ORTAKLIĞIYLA YAPIMCI LAURENT TOLLERON SENARİST VE YÖNETMEN XAVIER GENS

www.chantierfilms.com - http://www.frontiersunrated.com/





SINIR(DA)

SİNOPSİS
2007. Fransız başkanlık seçimlerinde muhafazakar ve aşırı sağcı taraf karşı karşıya gelir. Yöre halkı iyice hareketlenir. Varoşlarda ayaklanma çıkmış, her köşede alevler yükselmektedir. Kent merkezindeki kargaşa ortamından yararlanmak isteyen küçük çaplı bir hırsız çetesi, büyük bir soygun hazırlığındadır. Başarılı oldukları takdirde ülke dışına kaçacak ve çetenin kadın üyesinin çocuğunu aldırabilmesi için gereken parayı elde edeceklerdir.
Ancak soygun sırasında işler kötü gider ve grup bölünür. Polisten kaçmaya çalışan bazı çete üyeleri, Lüksembourg sınırı yakınında ıssız, köhne bir pansiyona saklanırlar. Soyguncular kaba saba görünümlü otel sahiplerinin, eski bir Nazi olduğundan habersizdirler. Pansiyon sahibi kendi ari ırklarından oluşan yeni dünya düzeni kurmak için, faşist fantezilerini bu kişiler üzerinde gerçeğe dönüştürmek için her şeyi yapmaya hazırdırlar. Ancak beyaz ırkçıların dışarıda bu hayallerini uygulama şansı olmamaları sahibi oldukları otelde çeşit çeşit sapıklık ve yozlaşmayla dolu ürkütücü bir atmosfer yaratmalarına yol açmıştır.
Artık genç kahramanlarımızın azap ve çilelerle dolu günleri başlamıştır. Otelin karanlık ve ürkütücü odalarında her türlü aşağılama ve işkenceye tabi tutulurlarken evrensel özgürlüğün gerçek anlamını öğrenmeye başlayacaklardır.

YÖNETMEN XAVIER GENS
Eğer SINIR(DA) Xavier Gens’in mantıklı ikinci adımı gibi gözüküyorsa, bunun sebebi genç yönetmenin işine tutkuyla bağlı, Fransız sinemasını değiştirmeye kararlı bir yönetmen olmasıdır. Bugüne kadar imzasını attığı 30’dan fazla müzik videosuyla büyük film stüdyolarının dikkatini çekmesine; yeni doğan yıldız olarak tanımlanmasına rağmen ilk uzun metrajlı filminin kendi eğilimlerine uygun olmasını tercih etti.
Büyük baskılar altında çekim yapmak, finansal zorluklara göğüs germek zorunda kaldığı halde kararlılığından vazgeçmediğini belirten genç yönetmen, SINIR(DA)’yı hangi koşullar altında yaptığını şu sözlerle dile getiriyor:
“En başından beri aklımda çok net bir düşünce vardı. Fransız usulü bir ‘Deliverance’ yapmak istiyordum. Fransa topraklarında böyle bir projeyi hayata geçirmek olağanüstü zordur. Çünkü burada insanlar size evet derler ama kararlarının sonucunu kabullenmek istemezler. Böyle bir filmi yarım yamalak tedbirler alarak yapamazsınız. Ya hakkını vererek yapacaksınız, ya da yapmayacaksınız. Bu film, sıkıcı ve uzlaşmacı Fransız sinemasının suratına inen bir tokattır. Kendinizi frenlediğiniz takdirde böyle bir filmi yapamazsınız. Yakın dönemde Aja ve Valette, ‘High Tension’ ve ‘Malefique’ ile ateşi biraz körüklemişlerdi. Ancak sonradan hiçbir şey olmadı. İzleyiciyi korkudan tir tir titretecek yeni bir filmin zamanıydı. İzleyici 90 dakika boyunca çarpılmalıydı, tokat yemiş gibi sarsılmalıydı ki, bu tarz filmleri Fransa’da da yapabileceğimizi anlasın! Filmin setlerinde görev alan 40 insan elinden gelen herşeyi yaptı. Çünkü bu filmi yapabileceğime, bunun kaçırılmayacak bir fırsat olduğuna hepsi de yürekten inandı.”
SINIR(DA), Fransız film endüstrisinin arka bahçesinde duran zaman ayarlı bir bomba gibidir. Uzlaşmasız, iğrenç, yıkıcı özellik taşıyan filmlerden hoşlanan sinema tutkunlarının hayalinin gerçekleşmesidir. Yönetmen Xavier Gens bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklıyor:
“80’li yıllarda bu tarz filmleri izleyerek büyüdüm. Favori filmlerim Conan (Conan the Barbarian) ve ‘Mad Max’ti. Yönetmenlerden ise Sam Raimi, Peter Jackson. Bu filmi yaparak, kendi gençliğime damgasını vurmuş gerilim filmlerine geri dönmek istedim. Ayrıca ilk filmimin, çok fazla takdir ettiğim bu tarza karşı hissettiğim sevginin deklarasyonu olmasını istedim. SINIR(DA) işte böyle bir film. Eğer ileride daha kişisel filmler yapacaksam şu anda bu filmi yapmalıydım. Özellikle de bu tarz filmlerin bence çok kişisel malzeme içermesi sebebiyle yapmam gerekiyordu.
Bu film, gerilim tarzının örtüsü altında benim bazı konulardaki düşüncelerimi yansıtır. “The Night of the Living Dead”de Romero hangi düşüncelerini yansıttıysa benim açımdan SINIR(DA)’nın işlevi de aynıdır. Filmin arka planına Fransız cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi politik bir altyapı hazırladık. Bu arka planın sıradan olmamasını, tarihsel açıdan önemli bir süreç önünde gelişmesini istedim. Yaklaşım olarak da Verhoeven, Raimi, Spielberg ve Scorsese gibi yönetmenlerin çalışmalarından esinlendim.”
Eğer Xavier Gens bu ustaların filmlerini yakından incelediyse kararlı, savaşçı ve amansız yaklaşımıyla onları çağrıştırdığı söylenebilir. O filmlerdeki hiyerarşik kuralları reddeden sinema tutkunlarına benzeyen bir yönetmen… Bunu da şu sözlerinden anlamak mümkün:
“Film yaparken uygulayacağım tek kural, izleyicinin beyinlerini ve duygularına ulaşacağımız sürekliliği yakalamak için çıtayı sürekli yükseltmekten ibarettir. Bence bir filmin amacı, izleyiciyi daha ilk anda hayalarından yakalamak, sonra tamamen ezinceye kadar daha kuvvetli, daha kuvvetli ezmek olmalıdır.”

YAPIM NOTLARI
“Naziler… Yozlaşma ve Silahlı soygun…” Sadece bu üç sözcüğü duymamız bile SINIR(DA)’nın setine alelacele koşmamıza yetti. Texas Katliamı (The Texas Chainsaw Massacre) çizgisinde bir film olan SINIR(DA), baştan sona kadar vahşet ve heyecan dolu, şiddetin aşırı uçlarında gezinen bir “ölüm-kalım mücadelesi”, bir “can pazarı” filmi…
Fransız sinemasının çekingen, utangaç ve küçümseyici yüzüne adeta kafa tutan SINIR(DA), izleyicinin korkuyla çığlık atmasını, şok olmasını, midesinin tiksintiyle bulanmasını hedefliyor. Herhangi bir duygusal engele aldırış etmeyen, stresli ve gergin bir yönetim anlayışı sergileyen Xavier Gens, kendisini bu tip yönetmenlik tarzının ön cephesine koymaktan da çekinmiyor. Grafik şiddet unsurlarıyla bezenmiş romanlardan esinlenen SINIR(DA) tarzında filmlerin yapılması bundan birkaç yıl önce neredeyse imkansızdı. Oysa bu tarz filmler şimdilerde giderek daha fazla aranır oldu.
SINIR(DA), çevremizdeki dünya ile paralellik kurmaya önem veren en iyi gerilim filmlerindeki kodlara saygı duyan bir filmdir. Bu açıdan bakınca genç ama yetenekli oyunculardan kurulu bir kadroya, yeni bir şeyler başarmaya istekli bir yönetmene ve limitleri zorlayarak daha ileriye taşımayı amaçlayan bir senaryoya sahip olması kaçınılmazdı, nitekim öyle de oldu. Her açıdan aşırı şiddet yüklü bir film olan SINIR(DA)’nın tıpkı daha önce izlediğimiz “Testere” (Saw) ve “Kurt Kapanı” (Wolf Creek) gibi SINIR(DA)’da izleyiciye işkence etmekten ve zor anlar yaşatmaktan dolayı kaybedecek bir şeyi yok. Hatta o filmlerdeki şiddet sahnelerinden daha kötüsüne hazırlıklı olun!

Cinemania "Osmanlı Cumhuriyeti"nden Bildiriyor!


Ömür Gedik'in hazırlayıp sunduğu Cinemania bu hafta "Osmanlı Cumhuriyeti"nin setinde. Filmin senaristi ve yönetmeni Gani Müjde, başrol oyuncuları Ata Demirer ve Vildan Atasever, Ömür Gedik'in sorularını yanıtlıyor.

Gani Müjde, "Osmanlı Cumhuriyeti"nin nasıl ortaya çıktığını aktarırken, Ata Demirer ve Vildan Atasever, rollerine nasıl hazırlandıklarını anlatıyor. Çekim sürecinde yaşanan zorluklar ve keyifli anların yanı sıra, filmin ilk kez yayınlanacak kamera arkası görüntüleri de Cinemania'da.

İndiana Jones geri dönüyor. Filmin en son çıkan fragmanı bu programda yer alıyor. "Karamel" filmini yazan, yöneten ve başrolü oynayan Nadine Labaki, Ömür Gedik'in sorularını yanıtlıyor. Vizyona giren yeni filmler ve ödüllü sorular Cinemania'da. Ömür Gedik'in hazırlayıp sunduğu Cinemania her Cumartesi Kanal D'de. Kaçırmayın!

“SİNEMA, DİGİTAL TEKNOLOJİSİ VE YENİ TEKNOLOJİLER”


17 Mayıs günü gerçekleşecek seminer programı sabah oturumunda "Digital Teknoljinin geldiği boyutlar, yeni gelişmeler ve nasıl kullanıldığı" öğle sonu oturumunda ise "Digital Teknolojinin Türkiye Gerçeği," işin aslı bu iki oturum birbirin tamamlayan oluşudur.

İkinci gün: "Reklam verenin gözüyle sinemada durum-istatistik ve kaynak taraması, film yapmak isteyenlerin bakış açılarını nasıl değiştirmeliler, seyircinin filmi nasıl izlediği, seyirci sayısındaki azılmanın sebebleri" konuları işlenecek.

İki gün sürecek seminer programında film yapanlar "Digital mi çekeyim?”, “35 mm’mi çekeyim?” veya “Digital çekeyim, 35 mm baskı kopyası yaparsam daha ekonomik olur mu?” Bu soruları çoğaltabiliriz. Bu seminerin kısa zaman diliminde bir bilgilendirme, yönlendirme ve açılım getireceği inancındayım. Duruma göre sonbaharda yeni bir eğitim içinde olabiliriz.

Sayın üyemiz kuruluşlara,

Çok değerli eğitimci dostlarımız bu eğitime katılıyor. Mutlaka en az 1 temsilci ile katılmanızı rica ediyorum.

Sayın sinemacı dostlarımız,

Bu programa katılmanızı bekliyorum.

Selam ve Saygılar.

Erdoğan KAR
(İcra Kurulu üyesi)
Eğitim Koordinatörü

İletişim ve Bilgi için:
E. KAR: 0532 544 64 90
TEL: 0212 293 90 01-02

17 MAYIS 2008 CUMARTESİ
Saat : 10.00 – 10:30
Kahve İkramı

Saat : 10.30 -12:00
“Dijital Sinema Teknolojisi Ve Türkiye”
Münire - Michael Armstrong

Saat : 12:00- 12:15
Kahve İkramı

Saat : 12:15- 13:15
“Dijital Sinema Teknolojisi Ve Türkiye”
Münire - Michael Armstrong

Saat : 13:15- 14.15
Öğle Arası

Saat : 14.30 – 15:00
Kahve İkramı

Saat : 15.00 -16:30
“Doğrusal Olmayan Kurgu Sistemleri ve Türkiye Gerçeği”
Ulaş Cihan Şimşek

Saat : 16.30 -16:45
Kahve İkramı

Saat : 16.45 -18:00
“Doğrusal Olmayan Kurgu Sistemleri ve Türkiye Gerçeği”
Ulaş Cihan Şimşek












18 MAYIS 2008 PAZAR

Saat : 10.00 – 10:30
Kahve İkramı

Saat : 10.30 -12:00
“Reklam Verenin Gözüyle Sinema Reklamlarının Verimliliği”
Müslüm Güler (Medya sektörü)

Saat : 12:00- 12:15
Kahve İkramı

Saat : 12:15- 13:15
“Reklam Verenin Gözüyle Sinema Reklamlarının Verimliliği”
Müslüm Güler (Medya sektörü)

Saat: 13:15- 14.15
Öğle Arası

Saat: 14.30 – 15:00
Kahve İkramı

Saat: 15.00 -16:30
“Türkiye’de Sinema Seyircisi Profili (Sayısal ve Niceliksel)”
Fida Film

Saat: 16.30 -16.45
Kahve İkramı


Saat: 16.45 -17.45
“Türkiye’de Sinema Seyircisi Profili (Sayısal ve Niceliksel)”
Fida Film

Hayatım Sinema


14 Mayıs 2008 Çarşamba günü saat 22:30′da Cnntürk’te yayınlanacak Hayatım Sinema bu hafta Osmanlı Cumhuriyeti filminin setine konuk oluyor. Filmin yönetmeni ve senaryo yazarı Gani Müjde ile başrol oyuncuları Ata Demirer ve Vildan Atasever, Muammer Brav’ın Osmanlı Cumhuriyeti ile ilgili sorularını yanıtlıyorlar. Programın diğer konukları, geçtiğimiz Cuma günü vizyona giren Münferit filminin yaratıcı ekibi. Yönetmen Dersu Yavuz Altun ile oyuncuları Ali Erkazan ve İdil Fırat, Münferit’i Hayatım Sinema’ya anlatıyorlar.

Astoria Cinebonus Sinemaları, ‘O…Çocukları’ filmiyle kapılarını açıyor...


Demet Akbağ, Özgü Namal, Sarp Apak, Altan Erkekli, İpek Tuzcuoğlu, Sezin Akbaşoğulları, Mahir İpek, Gökhan Atalay, Selen Uçer ve Deniz Özerman’ın başrollerini paylaştığı ‘O... Çocukları’ filminin yapımcılığını Selay Tozkoparan üstlendi.

Sinema işletmeciliğinde sektörün büyük oyuncusu Mars Entertainment Grup tarafından en son teknoloji kullanılarak dizayn edilen Cinebonus Astoria, kapılarını ‘O... Çocukları’ filminin galasıyla açıyor. Farklı senaryosu ve güçlü oyuncu kadrosuyla unutulmayacak filmler arasına girmeye aday ‘O... Çocukları’, ilk kez Cinebonus Astoria’da görücüye çıkıyor. Farklı ve özel dizayna sahip 880 kişi oturma kapasiteli ve özel localı toplam 10 sinema salonundan oluşan Cinebonus Astoria’da filmi izlemek, ayrı bir keyif olacak.

1981’in askeri rejim yönetimi altındaki Türkiye’sinde geçen filmde, hayat kadınlarının çocuklarına bakıcılık yapan emanetçi annenin evinin ekseninde devam eden inanılmaz olayları anlatıyor. Hayata dair tüm gerçeklerin ve duyguların iç içe örüldüğü bu evde yaşanan dram ve trajikomik olaylar seyirciyi çok etkileyecek.

Sırrı Süreyya Önder’in senaryosunu yazıp Murat Saraçoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı filmin müzikleri Kıraç tarafından bestelendi. Çekimler boyunca tüm çalışmalar titizlikle yürütüldü.

‘O… Çocukları’ Filmi Hakkında;

Yapımcı: Selay Tozkoparan
Yönetmen: Murat Saraçoğlu
Senaryo: Sırrı Süreyya Önder
Müzik: Kıraç
Oyuncular: Demet Akbağ, Özgü Namal, Sarp Apak, Altan Erkekli, İpek Tuzcuoğlu, Sezin Akbaşoğulları, Mahir İpek, Gökhan Atalay, Selen Uçer, Deniz Özerman
Süre: 120 dakika
Vizyon Tarihi: 16 Mayıs 2008

Filmin Konusu
Yıl 1981... Türkiye, askeri rejimin yönetimi altındadır. Hayat kadınlarının çocuklarına bakıcılık yapan ‘Emanetçi Anne’nin evinin ekseninde inanılmaz olaylar gelişecektir. Hayata dair tüm gerçeklerin ve duyguların iç içe örüldüğü bu evde yaşanacak dram ve trajikomik olaylar hafızalardan silinmeyecektir.
Unutulmayacak bir senaryo ve muhteşem bir oyuncu kadrosu…
Beğenerek izlediğiniz oyuncuları sürpriz karakterlerle izleyeceksiniz…
Yılın beklenen senaryosu üzerinde yaklaşık bir yıldır çalışılmıştır ve çekimler gizlilikle yürütülmüştür. Bir dönem filmi ve tüm dönemlerde olan duyguların filmi…
Çocuk psikolojisi, eğitim, töre, annelik duygusu ve kadın erkek ilişkileri, toplumsal değer yargıları ve baskı ortamının sorgulandığı tartışmalara yol açacak bir film…


Yönetmenin Görüşü
12 Eylül 1980 tarihi o günlerde henüz doğmamış olanlarda bile tedirgin edici bir tarihtir. Büyük bir toplumsal karmaşanın ardından gelen askeri darbe, birçok insanın yaşamında tedavi edilemez travmalar bırakmıştır. Genç insanlar anneleri, babaları, komşular, arkadaşlar, umutlar, umutsuzluklar hep bu büyük girdabın içinde kaybolup gitti.
“O… Çocukları” projesi bu büyük girdabın içinde hayata tutunmaya çalışan küçük kara balıkların hikâyesini anlatmaya çalışıyor. Polis tarafından arandığı için yurtdışına çıkmak zorunda kalan “aslında suçsuz bir anne, geride bıraktığı küçük kızı ve insanların “Orospu” diyerek hayatın kıyısına ittiği bir grup kadın ve bu insanların birbirlerini anlamaya, giderek sevmeye ve umut etmeye varan trajik bir hikâyedir.”
“O… Çocukları” acı bir film. Bugünden hikâyenin geçtiği 1981 yılına baktığımızda sert bir film ama aslında acının ve sertliğin değil sevmenin, sahiplenmenin, umut etmenin filmi. Bugün artık pek de farkında olmadığımız sahici sevginin denizinde dolaşan bir film. Sırf bu neden bile bu hikâyeyi önemli kılıyor.

Senarist Görüşü
Sadece 80 dönemini değil… Faşizmin dini, imanı, kitabı yoktur. Ama cinsiyeti vardır. Faşizm erkektir. Bütün jargonu, erkek jargonudur. Bütün yöntemi, kaba erkek yöntemleridir. Bir toplumu erkekleştiremezsen, o kitleyi faşizmin uzantısı yapamazsın. Kadın merhamettir, kadın vicdandır, kadın anadır, kadın topraktır. Dolayısıyla faşizmin ilk mağdurları kadınlardır. Bu olgunun fıtratı budur ve ilk mağduriyetini de kadınlar yaşar. O… Çocukları, bir kadın hikâyesidir. Hemen bunlarla birlikte anılması gereken diğer kesim çocuklardır. Kim Allah’tan korkmaz? Çocuk, derler. Çocuk dolayısıyla faşizmden de korkmaz. O… Çocukları’nda kadınların ve çocukların üzerindeki tahribatı anlatmaya çalıştım. Yani faşizmin erkek yüzünü…


Astoria Cinebonus Sineması hakkında;
Astoria’da bulunan Cinebonus sinema salonları İstanbul’da, hatta dünyada yeni bir konsepte imza atıyor. Tamamı localı son teknoloji sistemler ile donatılmış 10 salonlu sinemada misafirler, duvarları cam olarak tasarlanan salonların içerisinden alışveriş merkezini ve İstanbul manzarasını görebiliyor, film esnasında özel bir sistem ile bu özel camlar kapanıyor ve film aralarında tekrar açılıyor.

Özel konsept ve dekorasyon uygulanan, geniş bir fuaye alanına sahip, yüksek standartların uygulandığı, ileri teknoloji sistemi ile donatılan salonların dekorasyonu ünlü mimar Mahmut Anlar tarafından gerçekleştirildi.

“THE INCREDIBLE HULK” Gösterim Tarihi: 13 Haziran 2008


Tür: Aksiyon - Gerilim
Oyuncular: Edward Norton, Liv Tyler, Tim Roth, William Hurt
Yönetmen: Louis Leterrier
Senaryo: Zak Penn (Stan Lee ile Jack Kirby’nin yarattığı karakterlerden)
Yapımcılar: Avi Arad, Gale Anne Hurd, Kevin Feige
Prodüksiyon Amirleri: Jim Van Wyck, David Maisel, Ari Arad, Stan Lee

Tüm zamanların en popüler süper kahraman efsanelerinden “The Incredible Hulk”, dünyanın en ilkel güç kaynağı olarak kabul edilen olağanüstü öfkesiyle ve bütün görkemiyle bir kez daha beyazperdeye geliyor.
Bilim adamı Bruce Banner’ı (Edward Norton) bu yeni macerasında gölgeler arasında yaşarken buluruz. Bir türlü bastıramadığı öfkesinin panzehirini bulabilmek için dünyamızın her yerini taramaktadır. Ancak ondaki olağanüstü güçlerden yararlanmanın hayalini kuran savaş yanlıları, ne onun ne de canından çok sevdiği kadın olan Betty Ross’un (Liv Tyler) peşini hiçbir zaman bırakmazlar.
Uygar dünyaya geri dönen zeki doktorumuzun peşinde kabus gibi bir düşman olan Abomination vardır. Saf adrenalin ve saldırganlık yüklü olan bu canavarın güçleri Hulk’un güçleriyle eşdeğerdedir. New York’u baştanbaşa yıkıma uğratacak bu felaketten kurtarmak isteyen Bruce Banner, kendi içinde açığa çıkmayı bekleyen gizli kahramana/canavara bir kez daha başvurmak zorundadır.
13 Haziran 2008’de bir bilim adamı kendisine büyük acı verecek son ve kesin tercihini yapmak zorundadır. Bundan sonraki hayatını ya Bruce Banner kimliğiyle barış ve huzur içinde geçirecek ya da kalıcı olarak yeşil canavara, Incredible Hulk’a dönüşecektir.

15 Mayıs 2008 Perşembe

Gülsün Karamustafa Uçan Süpürge’de


Yapıtları bugün birçok ülkede müzelerin koleksiyonunda yer alan, çağdaş sanatın önce gelen isimlerinden Gülsün Karamustafa, özellikle Türkiye dışında heyecanla karşılanan videolarını anlatmak, bu yolcuğundaki serüvenleri meraklısıyla paylaşmak için 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’ne geliyor.

8-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, Türkiye’de çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Gülsün Karamustafa’yı ağırlıyor. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Salonu’nda gerçekleşecek “Güllerim Tahayyüllerim” başlıklı söyleşisinde Karamustafa, Türkiye’de ve dünyada pek çok sergi ve bienal gezmiş videolarını anlatacak.

1978’de ilk sergisini açtı
1969’da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesinden mezun olan Gülsün Karamustafa, bir süre İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulunda asistan ve öğretim görevlisi olarak çalıştı. Profesyonel anlamda ilk kişisel sergisini 1978'de İstanbul Taksim Sanat Galerisi'nde açtı. 80'li yıllarda İstanbul'da “Günümüz Sanatçıları”, “Yeni Eğilimler”, “Öncü Türk Sanatından Bir Kesit” adı altında belirli aralıklarla yenilenen sergilere yapıtlarıyla katıldı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Bodrum'da kişisel sergiler açtı.

1984’te Atıf Yılmaz’ın yönettiği ‘Bir Yudum Sevgi’ filminde sanat yönetmenliği yaparak sinemaya girdi. Başar Sabuncu’nun Asılacak Kadın ve Kupa Kızı filmleri ile Okan Uysaler’in yönettiği TV dizisi ‘Gecenin Öteki Yüzü’nde sanat yönetmenliği yaptı. 1990’da Füruzan’la birlikte ‘Benim Sinemalarım’ filminde kamera arkasına geçti. Türk sinemasındaki ilk kadın ortaklığı olan film, ulusal festivallerin yanı sıra Fransa, Kanada, Mısır, İran, ABD, Japonya, Almanya, Belçika ve Hindistan'da çok sayıda festivale katıldı, ödüller aldı.

Türkiye’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde açtığı “Güllerim Tahayyüllerim” (1998), “İki Enstalasyon” (1999), “Vadedilmiş Resimler” (2000), “Stolen Ideas” (2000), “A Suitcase Trade (100 dollars limit)” (2000) gibi kişisel sergileriyle çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden biri oldu. 2000 senesinde Hannover'de Uluslararası Kadın Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.

Erkekleri ağlattı
2001’de Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı, Ekrem Bora, Cüneyt Arkın ve Fikret Hakan’ın ağladığı sıra dışı video projesi “Erkek Ağlamaları-Men Crying”, Proje4L’de açılış sergisinde yer aldı. Musee d’Art Moderne’in koleksiyonuna da dahil edilen çalışma Kore ve Japonya’dan sonra Setinye Bienali olmak üzere üç şehirde birden gösterildi. Ayrıca küratör Harald Szeeman’ın düzenlediği bir programla 2003 yılında Locarno Film Festivali’nde yer aldı.

Karamustafa en son geçtiğimiz sene Yapı Kredi Kazım Taşkent Galerisi’ni iki katlı bir sinemaya dönüştürüp içinde çeşitli durumlardan, gelmiş geçmişten ya da gelecekten söz eden üç film gösterdiği "sineması/cinemasi" adlı sergisiyle adından söz ettirmişti.

Sergi sırasında ayrıca Yapı Kredi Yayınları sanatçı adına özel bir kitap yayımladı. Karamustafa’nın sanat yaşamını, evrelerini, toplumsal tarihle bireysel tarihinin kesişmesini anlatan “Gülsün Karamustafa-Güllerim Tahayyüllerim” adlı monografiyi yazan sanat tarihçisi ve küratör Barbara Heinrich “otuz yılın üzerinde bir süredir memleketinin kültürel kimliğinin yaşadığı değişimleri inceleyen, küresel ile temas edebilmek için yerellik üzerine söz alan bir vakanüvis (Osmanlı Devleti'nde zamanın olaylarını tespit etmek ve yazmakla görevli devlet tarihçisi)” olarak tanımladı sanatçıyı.

Söyleşi 14 Mayıs’ta
11.Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali çerçevesinde düzenlenen “Güllerim Tahayyüllerim” başlıklı söyleşi, 14 Mayıs Çarşamba günü saat 13:30’da Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Salonu’nda ücretsiz gerçekleşecek.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

Ömer Kavur Anıldı


Sinemamızın en farklı ve sevilen yönetmenlerinden Ömer Kavur, 12 Mayıs 2005 günü aramızdan ayrılmıştı. Ömer Kavur, kaybettiğimiz üçüncü yılında Zincirlikuyu Mezarlığı 10. adada kabri başında 12 Mayıs 2008 Pazartesi günü 12:00′de sevenleri tarafından rahmetle anıldı.

İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali 2008 Sonuçları


İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali 2008 Sonuçları

Kurmaca Kategorisi
En İyi Film
“Hoşgeldin Bebek”
Yönetmen: Serhat Koca

Belgesel Kategorisi
En İyi Film
“Basmane Ülkesi”
Yönetmen: Fatih Koçyiğit

Jüri ayrıca, kurmaca dalında iki, belgesel dalında bir özel ödül verilmesini uygun görmüştür. Buna göre;

Kurmaca Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Evladiye”
Yönetmen: Eray Mert

Kurmaca Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Ayak Altında”
Yönetmen: M. Cem Öztüfekçi

Belgesel Kategorisi
Jüri Özel Ödülü
“Gölün Kadınları”
Yönetmen: Emine Emel Balcı

Sinema 7, TRT 2 Ekranlarında


Sinema 7, bu hafta, 11. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin açılışı ve tanıtımıyla başlıyor. Festivalin en önemli konuklarından İran’dan gelen, 10 filminin başarılı oyuncusu, 10+4 filminin hem oyuncusu hem yönetmeni Mania Akbari, Sinema 7′ye filmleri hakkında ilginç itiraflarlarda bulundu. İran Sineması ve Türk Sineması ile ilgili görüşlerini sinemaseverlerle paylaştı. Programda ayrıca geçtiğimiz hafta vizyona giren Aleksandra filminin yönetmeni Aleksander Sokurov’la ve yine geçtiğimiz hafta vizyona giren Karamel filminin güzel yönetmeni Nadin Labaki ile keyifli bir söyleşi yer alıyor. Vizyona giren filmlerin tanıtımlarını da bulabileceğiniz Sinema 7 her Perşembe saat 20:00′da TRT-2 ekranlarında.

Yüksek çözünürlüklü fotoğrafa haberin devamından üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Uçan Süpürge’de güneşli bir pazartesi


8-15 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek 11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin sürprizlerinden biri de dünyada büyük ilgiyle karşılanan ‘Güneşli Pazartesi’ adlı gösteri olacak. Çağdaş dansın genç temsilcilerinden Bedirhan Dehmen ve Şafak Uysal’ın erkekliği sorguladıkları gösterileri Ankara’da ilk kez sahnelenecek.

11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin “Erkekler Matinesi” bölümünde yer alan ‘Güneşli Pazartesi’ adlı gösteri Ankara’da ilk kez sahnelenecek. Bir garajistanbul prodüksiyonu olan, Bedirhan Dehmen ve Şafak Uysal’ın birlikte yarattığı ve yine birlikte sahnelediği ‘Güneşli Pazartesi’, iki erkeğin dostluğu üzerine bir fiziksel tiyatro çalışması.

Dekor, video ve ses boyutlarıyla disiplinler-arası bir anlayışa sadık kalarak hazırlanan gösteri, geçtiğimiz Ekim ayında Atina’da 4. Balkan Dans Platformu’nun açılış gecesinde sahnelenmiş ve büyük ilgi görmüştü. Aralık ayında Bologna’da Theatri di Vita tarafından düzenlenen Cour di Turchia (Türkiye’nin Kalbi) Festivali’nde sahnelenen, İstanbul’da garajistanbul’da Türkiyeli seyirciyle buluşan ‘Güneşli Pazartesi’, Ankara’da ilk kez sahnelenecek.

12 Mayıs Pazartesi günü Devlet Tiyatroları Akün Sahnesi’nde seyirciyle buluşacak olan ‘Güneşli Pazartesi’nin biletleri mybilet.com’da satışa çıktı.

garajistanbul Mayıs’ta Ankara’da
garajistanbul, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü işbirliğiyle 12-19 Mayıs tarihleri arasında 4 farklı prodüksiyonuyla (Güneşli Pazartesi, ashura, EKO, Oyunu Bozuyorum) Ankara’da olacak. Bütün gösteriler Akün Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak.

Kadınların gözünden erkekler
11. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin bölüm başlıklarından biri de “Erkekler Matinesi”. Kadın yönetmenlerin gözünden erkekliğin sorgulandığı filmlerden oluşan bu bölümde 3 kurmaca ve 2 belgesel olmak üzere 5 film gösterilecek.

2006 yılında Selanik Film Festivali’nden “FIPRESCI Ödülü” başta olmak üzere pek çok ödül kazanmış ‘Eduart’, Dostoyevski’nin ünlü karakteri Raskolnikov’u sıkça hatırlatan bir film. ‘Yürüyen Adam’ (L'Homme qui marche) ve zoraki baba olmuş bir adamla bir kız çocuğun öyküsünü anlatan sevimli mi sevimli ‘Babalık’ (Förortsungar) bölümün diğer kurmaca uzunları.

Matinenin belgesellerinden ilki ‘Panama’nın Yumrukları’ (The Fists of a Nation). Diğeri ise ‘Onu Tanıdığımda Erkekti’ (She Is A Boy I Knew). Gwen Haworth’un yazıp yönettiği ve başrolünde kendisini oynadığı, Montreal Uluslararası LGBT Film Festivali’nden “Seyirci Ödülü”yle dönen film, kıyafetlerin, isimlerin ve anatominin cinsel kimliğin kurulması üzerindeki rolünü tartışıyor.

Ayrıntılı bilgi için: festival.ucansupurge.org

KURUMSAL FİLM FESTİVALİ’NDE ATÖLYE VE SÖYLEŞİ ZAMANI


MAYIS VE HAZİRANDA USTALARLA BAŞBAŞA
SAFA ÖNAL, ERTUĞRUL KARSLIOĞLU, SIRRI SÜREYYA ÖNDER, YETKİN DİKİNCİLER, HALE SOYGAZİ, HAKAN YILMAZ, NİHAT ÖZCAN, CAN PEHLİVANLI, ATİLLA ÖZDEMİROĞLU,
YÜKSEL AKSU, TOLGA ÖRNEK GİBİ İŞİNİN EHLİ MÜTHİŞ KADRO
AKBANK SANAT’TA ...

Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “KURUMSAL FİLM FESTİVALİ”ne başvurular hızlandı. Sadece özel kurumların değil kamu kurumlarının da büyük ilgi gösterdiği festivalde ilk etap ekip kurma ve senaryo oluşturma. Haziran 2008’de tamamlanacak bu etap öncesinde katılımcı kuruluşların ekipleri Akbank Sanat’ta bir araya gelecek, söyleşi ve atölyelerle kendi filmleri için kolları sıvayacak. Mayıs ayının son haftası ile haziran ayının ilk haftasında Akbank Sanat, sinema ve belgeselin ustalarını ağırlayacak.
Yeşilçam’ın ödüle doymayan en güzel kadınlarından Hale Soygazi ile son dönemde oyunculuklarıyla parmak ısırtan Hakan Yılmaz ve Yetkin Dikinciler, yılların deneyimini, kamera önündeki hayatı, atölye çalışmaları ve söyleşilerde katılımcılarla paylaşacak.
Belgesel alanında bu işin erbabı Yapımcı-Yönetmen Ertuğrul Karslıoğlu ve son yılların en gözde isimlerinden Yönetmen Tolga Örnek, sırlarını anlatacak.
Dondurmam Gaymak’ın ödüllü yönetmeni Yüksel Aksu ile televizyon dünyasının sihirbazlarından Yönetmen Nihat Özcan, perdede ve beyazcamda seyrettiklerini çekebilmeleri için katılımcılara yol gösterecek.
Senaryo olmadan film de belgesel de reklam da olmaz elbet. Öykülerin ve kelimelerin efendileri Senarist Safa Önal ile Sırrı Süreyya Önder, ekipleri senaryonun dayanılmaz cazibesiyle tanıştıracak.
Fonda bir müzik olmadıktan sonra filmin kıymeti ne? Çoğu zaman filmin bile önüne geçen melodilerin yaratıcısı müzisyen Atilla Özdemiroğlu bunu nasıl başardığını, bunun nasıl başarılacağını anlatacak.
Ve tabi hiç bir film hiç bir iş reklam olmadan müşterisine ulaşamaz. Sadece film değil reklam da çekecek olan ekipler bu konuda da acar reklamcı Can Pehlivanlı’nın deneyimlerinden faydalanacak.
Bunca ustanın el verdiği katılımcılara da ödülleri toplayacak filmler, reklamlar çekmek düşecek elbet. Filmlerin son teslim tarihiyse Eylül 2008.
Akbank Sanat’ta düzenlenecek atölyelerin programı ise şu şekilde::
• 29 - 30 Mayıs 2008
Saat: 16:30 - 18:30
• 31 Mayıs 2008
Saat: 14:00 - 16:00 - 18:00
• 5 - 6 Haziran 2008
Saat: 16:30 - 18:30
• 7 Haziran 2008
Saat: 14:00 - 16:00 - 18:00

Belgesel: Ertuğrul Karslıoğlu - Tolga Örnek
Oyuncular: Hale Soygazi, Yetkin Dikinciler, Hakan Yılmaz
Yönetmen : Yüksel Aksu - Nihat Özcan
Senaryo: Safa Önal - Sırrı Süreyya Önder
Film-Müzik: Atilla Özdemiroğlu
Reklam: Can Pehlivanlı - Ogilvy Creative Grup Art Direktör

*FESTİVALE KATILIM BİLDİREN KURUMLAR:
Boyner
Club Sporium
Çelebi Holding
Ekinciler Holding
Global Bilgi
HSBC
Kadıköy Belediyesi
Mercedes Benz Finansman Türk
Müka Matbaa
Natro – Çizgi Bilgisayar Sistemleri
Pfizer
Pink Organizasyon
Vodafone
Turkcell Teknoloji
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği
(*) Alfabetik olarak sıralanmıştır.







Atölye ve söyleşilere katılım ücretsizdir. Festival katılımcıları ile birlikte herkese açıktır. Ancak yer sayısının sınırlı olması nedeniyle rezervasyon yaptırılmasını rica ederiz.
Rezervasyon için :
Akbank Sanat 0 (212) 252 35 00 / 123 Saliha Kasap Uzun

BİLGİ İÇİN:
PATİKA YAPIM
O(212) 281 21 00
www.corporatefilmfest.com
MEDYA İLİŞKİLERİ:
PR’İST
Ayça Güçlüten
ayca@pr-ist.com.tr
GSM: (0532) 428 42 98

BONNEVILLE, Gösterim Tarihi: 30 Mayıs 2008


bir SENART FILMS yapımı DROP OF WATER PRODUCTIONS işbirliğiyle
JESSICA LANGE KATHY BATES JOAN ALLEN
“BONNEVILLE”
CHRISTINE BARANSKI VICTOR RASUK ve TOM SKERRIT
kast AVY KAUFMAN kostüm tasarımı SUE GANDY
yapım tasarımı CHRISTOPHER R. DEMURI
müzik süpervizörü SEASON KENT MATT KIERSCHT müzik JEFF CARDONI
kurgu LISA FRUCHTMAN kurguANITA BRANDT BURGOYNE,A.C.E
görüntü yönetmeni JEFFREY L. KIMBALL,A.S.C. ortak yapımcı LAUREN TIMMONS yürütücü yapımcılar BOB BROWN R. MICHAEL BERGERON yapımcı ROBERT MAY yapımcı JOHN KILKER hikaye DANIEL D. DAVIS CHRISTOPHER N ROWLEY senaryo DANIEL D. DAVIS yönetmen CHRISTOPHER N ROWLEY
Dağıtımcı: PİNEMA
D YAPIM REKLAMCILIK VE DAĞITIM A.Ş.
Doğan TV Center, 34204 Bağcılar- İstanbul
Tel:(212) 413 59 61-79 Faks:(212) 413 59 99,
http://www.dpro.com.tr
oakkilic@dpro.com.tr
naranci@dpro.com.tr

11 Mayıs 2008 Pazar

Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi


Gösterim Tarihi: 30 Mayıs 2008
Yapım Tarihi: 2003
Dağıtım: Bir Film
Yapım: No Budget Films
Yönetmen: Emre Akay, Hasan Yalaz
Senaryo: Emre Akay, Hasan Yalaz
Yapımcı: Emre Akay, Hasan Yalaz
Görüntü Yönetmeni: Emre Akay, Hasan Yalaz
Müzik: Mehmet Demirtaş
Montaj: Emre Akay
Asistan: Seçkin Uysal
Ses Kayıt: Emre Akay
Tür: Macera
Süre: 94 dk.
Oyuncular: Tuğra Kaftancıoğlu, Gülüm Baltacıgil, Emre Akay, Mehmet Demirtaş

Sinopsis

Basit bir kasting işi gibi başlayan "Bir Tuğra Kaftancıoğlu Filmi", yönetmenin hain ve kurnaz plânları sonucu Büyükada'da metruk bir malikanede, karanlık bir kedi fare oyununa dönüşür. Tartışmalı filmlerin yönetmeni Tuğra Kaftancıoğlu, oyuncusundan istediği verimi alabilmek için akıl almaz yöntemlere başvurarak ortaya kara mizah ile gerilim arasında gidip gelen, gerçek ve kurgu arasıdaki sınırı bulandıran, sanat adına çekilmiş, sadist ve cinsiyetçi bir film çıkarır.

10 Mayıs 2008 Cumartesi

Düello (Sukiyaki Western Django)


Gösterim Tarihi:30 Mayıs 2008
İthalat: Bir Film
Dağıtım: Bir Film
Yönetmen: Takashi Miike
Senaryo: Masaru Nakamura & Takashi Miike
Oyuncular: Hideaki Ito, Koichi Sato, Yusuke Iseya, Masanobu Ando, Quentin Tarantino
Görüntü Yönetmeni Toyomichi Kurita
Kurgu: Taiji Shimamura
Müzik: Koji Endo
Kostüm: Michiko Kitamura
Yapım: 2007, Japonya
Tür: Aksiyon
Süre:121 dakika
Yapım: Hirotsugu Yoshida, Toshinori Yamaguchi
Resmi İnternet Sitesi: http://www.so-net.ne.jp/movie/sonypictures/homevideo/sukiyakiwesterndjango/
Fragman: http://www.so-net.ne.jp/movie/sonypictures/homevideo/sukiyakiwesterndjango/

Takashi Miike, "spagetti western" ya da Japonya’da bilindiği ismi “macaroni western” tarzı filmlere hürmeten, popüler Japon yemeğinin adını verdiği "Sukiyaki Western”i icat etti. 12. yüzyıldaki Genpei klan savaşları sırasında geçen ve tamamı İngilizce çekilen filmin gerçeküstü dünyası, kovboy filmi temasıyla Japon dönem filmlerini birleştiriyor.

Beyazlardan Genji ve Kırmızılardan Heike bu sefer fakir bir dağ kasabasında, efsanevi bir hazineyi ararken karşı karşıya gelirler. Tanrı vergisi bir atıcılık yeteneği olan yalnız bir silahşor de kasabaya gelince herkes onun hangi çeteye katılacağını merak eder. Bu durum sonunda şiddetli bir güç gösterisiyle patladığında, aşağılık hileler, ihanet, şehvet ve aşk çarpışmaya başlayacaktır.

“RECEP İVEDİK” ‘İN DVD’Sİ KANAL D HOME VİDEO ETİKETİYLE HAZİRAN’DA PİYASADA....


Şahan Gökbakar’ın televizyon skeçleri için yarattığı ve çok sevilen karakteri “Recep İvedik” beyazperde den sonra Haziran ayında Kanal D Home Video farkı ile DVD’de.

Şahan Gökbakar’ın hem senaryosunu yazdığı hem de başrolünü, Tuluğ Çizgen,Fatma Topbaş,Hakan Bilgin ve Nedim Doğan’la paylaştığı “Recep İvedik”,zengin extra ve içreği ile DVD olarak evlere konuk oluyor.

Kısa sürede 4 milyon izleyici geçen ve olumlu olumsuz pek çok eleştiriye hedef olan yılın en çok konuşulan filmi Recep İvedik,yolda bulduğu cüzdanı Antalya’ya sahibine götürmek üzere yola çıkan karakterin bu yolculuk sırasında başına gelen komik olayları anlatıyor.İşin içine bir de çocukluk aşkı ve onun aşırı korumacı annesi de girince kahkaha kaçınılmaz oluyor.

Yerli MR.Bean ya da Borat olarak nitelendirilen filmin DVDextralarında ise kamera arkası,çıkartılmış sahneler ve röportajlar yer alıyor.

KARA ŞÖVALYE “THE DARK KNIGHT” 25 Temmuz 2008’de sinemalarda.


Hit aksiyon filmi “Batman Begins/Batman Başlıyor”un devamı olan “The Dark Knight/Kara Şövalye” yönetmen Christopher Nolan ile Batman/Bruce Wayne rollerini bir kez daha üstlenen yıldız oyuncu Christian Bale’i tekrar bir araya getiriyor.
“The Dark Knight/Kara Şövalye”de, Batman suça karşı savaşını daha da ileriye götürüyor: Teğmen Jim Gordon ve Bölge Savcısı Harvey Dent’in yardımlarıyla, Batman, şehir sokaklarını sarmış olan suç örgütlerinden geriye kalanları temizlemeye girişir. Bu ortaklığın etkili olduğu açıktır, ama ekip kısa süre sonra kendilerini, Joker olarak bilinen ve Gotham şehri sakinlerini daha önce de dehşete boğmuş olan suç dehasının yarattığı karmaşanın ortasında bulurlar.
Filmin baş kötü adamı Joker’ı Oscar adayı aktör Heath Ledger (“Brokeback Mountain”), Bölge Savcısı Harvey Dent’i Aaron Eckhart, Rachel Dawes rolünü ise Maggie Gyllenhaal canlandırıyor. “Batman Begins/Batman Başlıyor”daki rollerini bu filme taşıyan oyuncular ise şöyle: Teğmen Jim Gordon’ı canlandıran Gary Oldman; Alfred’i canlandıran Oscar ödüllü aktör Michael Caine (“The Cider House Rules”); ve Lucius Fox rolündeki Oscar ödüllü aktör Morgan Freeman (“Million Dollar Baby/Milyon Dolarlık Bebek”).
Warner Bros. Pictures, Legendary Pictures işbirliğiyle, bir Syncopy Production yapımı olan Christopher Nolan filmi “The Dark Knight/Kara Şövalye”yi sunar. Nolan’ın yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryosu Jonathan Nolan ve Christopher Nolan, hikayesi ise David S. Goyer ve Christopher Nolan’ın imzasını taşıyor. Charles Roven, Emma Thomas ve Christopher Nolan’ın yapımcılığını, Kevin De La Noy, Benjamin Melniker ve Michael Uslan’ın yönetici yapımcılığını gerçekleştirdiği “The Dark Knight/Kara Şövalye”nin karakterleri DC Comics tarafından yayımlanan çizgi romana dayanıyor. Batman karakterinin yaratıcı ise Bob Kane.
Filmin kamera arkası yaratıcı ekibini oluşturan isimler şöyle: İki kez Oscar adayı görüntü yönetmeni Wally Pfister (“The Prestige”, “Batman Begins/Batmab Başlıyor”), Oscar adayı yapım tasarımcısı Nathan Crowley (“The Prestige”), Oscar adayı kurgu ustası Lee Smith (“Master and Commander: The Far Side of the World/Dünyanın Uzak Ucu”) ve Oscar ödüllü kostüm tasarımcısı Lindy Hemming (“Topsy-Turvy”).
“The Dark Knight/Kara Şövalye”nin dünya çapında dağıtımını bir Warner Bros. Entertainment kuruluşu olan Warner Bros. Pictures gerçekleştirecek.

Astoria Cinebonus Sinemaları ‘O…Çocukları’ filminin galası ile açılıyor!


Astoria Alışveriş Yaşam ve Eğlence Merkezi ve Mars Entertainment Group işbirliği ile hayata geçirilen “Astoria Cinebonus” sinemaları 14 Mayıs 2008 Çarşamba akşamı, güçlü oyuncu kadrosu ve sıra dışı öyküsü ile büyük ses getirecek ‘O…Çocukları’ filminin galası ile açılıyor.

Yapımcılığını Energy Medya & Production’ın üstlendiği ‘O… Çocukları’ filminin galası, filmin yönetmeni, senaristi, oyuncuları başta olmak üzere filme emeği geçen tüm ekibin ve kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla gerçekleşecek.

Türkiye’de ilk kez uygulanan farklı ve özel bir dizaynla dekore edilen, 830 kişi oturma kapasiteli ve her biri özel localara sahip toplam 10 sinema salonuna sahip olan Astoria Cinebonus salonlarında gerçekleşecek galada iş ve sanat dünyasının önde gelen isimleri bir araya gelecek.


O… Çocukları filmi kadrosu;

Yapımcı : Selay Tozkoparan
Yönetmen : Murat Saraçoğlu
Senaryo : Sırrı Süreyya Önder
Oyuncular : Altan Erkekli, Özgü Namal, Demet Akbağ, Mahir İpek, İpek Tuzcuoğlu,
Sarp Apak, Gökhan Atalay, Sezin Akbasoğulları
Müzik : Kıraç


Saygılarımızla,

Tarih : 14 Mayıs 2008

Yer : Astoria Alışveriş ve Yaşam Merkezi Cinebonus Sinemaları/Esentepe

Bilgi için: Tuba Yeruşan Aydın & Esra Zincirkıran
Global Tanıtım
Tel: 0212 270 52 32
tuba.aydin@globaltanitim.com
esra.zincirkiran@globaltanitim.com